Thor Nilsen’i anarken; Dünya Kürek tarihinde devrim yaratan öncü antrenörler.. Yazan : Recep Selim Akıcı Geçtiğimiz günlerde uluslararası alanda büyük saygı gören, Kürek Dünyasında ismini GLOBAL COACH...
1950’li yılların sonunda, 60’lı yılların başında kürek dünyamızdan gelmiş geçmiş bir efsane olarak “Demir Bilek Tonguç”tan bahsedilirdi. Önce Galatasaray’da kürek çekmiş sonraları kulüpte birisine küsmüş, Fenerbahçe’de devam etmiş, Akdeniz Oyunlarında ülkemize o güne kadar alınabilmiş tek madalyayı kazandırmış bir tek çifteci. İşte o kişiyle Almanya’da kürek antrenörü olarak görev yaptığım ki ilk sezonumda Giessen Kraliyet Kupası yarışlarında tanıştım.
Üç gün sürecek yarışlarda Sekiz Tek ekibim birinci gelmişti.
Ekibin yanında sevinç içinde dururken yanıma biri geldi. Benden herhalde en az
on yaş daha büyük, kır saçlı, birkaç santim daha kısa, ince, sırım gibi, ciddi
bakışlı ve çok sıkı el sıkışan biriydi. Almanca olarak “Frankfurt’a gelen Türk
Antrenör sen misin” dedi. “Evet” dedim. Türkçe devam etti. “Ben Tonguç
Türksan’ım, tanıştığımıza çok sevindim”. Yıllardır adını bir efsane gibi
anlattıkları kişi karşımda duruyordu. Ben de çok sevinmiştim. Orada başlayan
dostluğumuz yıllarca devam etti.
Ertesi yıl kış mevsiminde, Frankfurt’un içinden geçen Main Nehri yükselmiş, akıntısı tehlikeli şekilde artmış ve antrenman yapmak çok zorlaşmıştı. Tonguç ağabeyden sürpriz bir destek gelmişti. Darmstadt kulübünde hobi olarak antrenörlük yapıyordu. Bulundukları nehirde sular yükselmiyordu ve gemi trafiği de yoktu. Teknelerimizi, takip motorumuzu yüklenip gittik. Sezonun gereği olan uzun kilometreleri orada çalıştık. Çok faydası oldu. Bu arada da bol bol sohbet etme ve eski günleri anma fırsatı bulduk. Ortak tanıdıklarımızı andık. En çok da Köfte Ahmet ile Emin Hocanın adı geçti.
1950'ler, Emin Gezgöç, Tonguç Türsan
Tonguç Türsan Golden Skiff yarışına giderken (Fotoğraf: RRK Arşivi)
1950'ler Efsaneler Ahmet Yavaşoğlu-Tonguç Türsan
Arada akan giden yıllar içinde Tonguç Ağabeyin sporcuları ile karma ekipler yaptık, oğlu Demir de bu karma ekiplerin içinde yer aldı. Başarılı sonuçlar elde ettik.
1995’te Türkiye’ye döndüm. İki yıl sonra vefat haberi geldi.
O yıl Radikal Gazetesinde Kürek köşem vardı. Her hafta bir makale yazıyordum.
Tonguç ağabey için yazdığım yazı 11 Nisan 1997’de yayımlandı.
TONGUÇ TÜRSAN’I KAYBETTİK
Türk küreğinin en başarılı isimlerinden birini kaybettik. Cenazesi 11
Nisan günü senelerdir yaşamakta olduğu Darmstadt - Almanya’da yapılan törenle
toprağa verildi.
Küreğe Galatasaray’da başlayan Tonguç ağabey zamanının en iyi antrenörü
Nevin Hassan’ın gözdesiydi. Anadoluhisarı Dereağzına otururdu. Kızkardeşleri de
kürekçiydiler. Turan Azak, Ahmet Yavaş, Freyd Dosdoğru ile dört tek’de başlayan
birincilikler dizisi meşhur tek çifteci Petro Fanoryadis ile iki çiftede devam
etti. 1 Temmuz Kabotaj bayramındaki iki çifte yarışından sonra Galatasaray
idarecisi Adnan Akıska’nın sözlerine alınan Türsan Fenerbahçe’ye geçti. Kalbi
her zaman Galatasaraylı olarak kürek hayatını devam ettirdi ve ülkemize 1955’te
2. Akdeniz Oyunlarında Barcelona’da tek çiftede birinci gelen o yılın Avrupa
Şampiyonu Fransız Büttel’in ardından gümüş madalya kazandırdı. Fenerbahçe’de
kürek çektiği senelerde Edip Öke ile olan iki çiftesi geçilmez armada olmuş ve
antrenörlüğünü sevgili ağabeyimiz Emin Gezgöç yapmıştı.
Daha sonraları Almanya’ya yerleşen bu “Demir Bilekli” kürekçi ile 1980
yılında Frankfurter Germania 1869 kulübüne antrenör olduğum sırada yarış
yerinde tanıştım. Oğlu Demir’i kürekçi olarak yetiştiriyordu ve Darmstadt
kulübünün antrenörüydü. Bir çok yarışta Demir’in Alman rakiplerini eze eze
geçtiğini izleyip, elimizde dürbün ve kronometrelerle yarışın her safhasını
heyecanla izleyip bir Türk olarak nasıl gururlandığımızı hatırlıyorum.
Almanya’daki antrenörlük yıllarımda bana çok yardımcı olmuştu. İki
yıldır kan kanseri ile savaşıyordu. 70 yaşında bizleri bırakıp yaratanın yanına
gitti.
Bu kıymetli spor adamları birer birer gitmekteler. Kulüp idarecilerine
ve Kürek federasyonuna sesleniyorum. Tonguç ağabeyin ailesini bir yarışa davet
etsek. Onun adına tek çifte yarışına bir kupa koysak. Daha sonra da o gün bir
araya gelecek senyörler hep birlikte suya bir filo indirsek ve kürekçilerin
birbirlerini unutmadığını birlikte kürek çekerek ispatlasak. Ne kadar güzel
olurdu. Bütün dünyada kulüpler eski kıymetli sporcularının isimlerini yeni
yarış teknelerine koyarlar. Bu gelenek bizde de vardı. Zamanla unutuldu. Tekrar
başlatsak. Kürek camiasının bir avuç gönüllüsünü bir araya getirmenin ilk adımı
olabilirdi.
Kürek camiasının başı sağ olsun.
Celal Gürsoy, 11.04.1997, Radikal Gazetesi
Bu yazı gazetede çıktıktan yaklaşık bir ay sonra ziyaretime Edip Öke bey geldi. Bir yazı yazmış, gazetelerde yayınlatamamış, benden yardım istedi ama yazının altında adı gözükmesini istemedi. Ben de gazeteden aşağıdaki gibi rica ettim ve onun yazısı da yayımlandı.
Radikal gazetesi Spor
Bölümü Spor Editörü Sn. Necil Ülgen’in dikkatine:
Geçtiğimiz Nisan
ayında Almanya’da vefat eden Türk küreğinin unutulmaz ismi Tonguç Türsan
hakkında gazetemizde çıkan yazım üzerine onun iki çiftedeki ekip arkadaşı Edip
Öke’den bir mektup aldım. Eski günleri yad eden nostaljik bir hatıra yazısı.
Hiç değiştirmeden gönderiyorum. Gazetemizde yayınlanırsa Tonguç ağabeyin
mezarına bir çiçek koymuş gibi olacağım.
Celal Gürsoy
(16.05.1997)
EFSANE KÜREKÇİ TONGUÇ
Artık Sadece Gönüllerde Yaşayacak
Dünyaya gelişi 1927. Anadoluhisarında bir yalı, erguvanlar, yunuslar,
pırıl pırıl bir sabah.
Dünyadan ayrılışı 1997, Darmstadt, ıssız, soğuk, karanlık bir akşam.
Renkli kişilik ve yaşamını özetlemek ne mümkün. Sevgili Tonguç Türsan,
soylu yüz çizgileriyle bir bronz heykel kadar güçlü ve zarif görünümüyle
herkese karşı her zaman saygılı, içi sevgi dolu, bütün güzellikleri ailesi,
arkadaşları ve yetiştirdiği genç kürekçilerle paylaşan, armonik, piyano çalan,
beste yapan, satranç oynayan, mesleğinde son derece ciddi, hayatının her
döneminde her konuda dorukta, yapıcı, yaratıcı, gerçek bir İstanbul
Beyefendisinin Almanya’daki mümtaz temsilcisi, bulunmaz insan.
Eski İstanbullular, eski Boğaziçi yalılar. Doğa tertemiz, mavi ve
yeşil. Deniz berrak, bir başüstüne yüzükoyun yatıp on kulaç derinlikteki
menevişleri seyretmek mümkün. Bembeyaz martılar, tül kanatlı balıklar, nerden
gelir, nereye gider, kimseler bilmez, köpüklere tutkun bahri kuşları.
Leylaklar, manolyalar, güller, bülbüller, bir renk, bir ahenk, bir cümbüş,
yudum yudum yaşanan sessiz bir güzellik. Bugün hayal edilmesi bile zor, denizde
motorlu tekne, karada motorlu araç yok. Ulaşım için sadece el sallayan her
çocuğu mutlaka selamlayan güleryüzlü kaptanlarıyla, cefakar iskelelere sabah,
öğle akşam birkaç kez uğrayan güzelim vapurlar ve bir ekmek parası için nöbette
bekleyen, tiril tiril minderli sandallar, sabırtaşı kayıkçılar var. Çocukların,
gençlerin yetişmesinde aileler kadar komşu amcalar, teyzeler de söz sahibi.
İşte sevgili Tonguç, adeta denizle kardeş, bu emsalsiz sevgi ve saygı ortamında
yetişiyor, serpiliyor.
16 yaşında Alman Lisesine giderken civar yalılardaki arkadaşlarıyla bir
kürek takımı kurarak Galatasaraylı oluyor. Bu dört tek, (Turan, Selim, Ahmet,
Tonguç) hiç geçilmeden yıllarca şampiyon oluyor. Daha sonra Fenerbahçe’de iki
çifte ve tek çifte çalışmaya başlıyor. Almanya’ya gidinceye kadar yıllarca her
yarışa giriyor, gene hiç kaybetmiyor, şampiyonluklar birbirini izliyor. Tek
çiftede rakipsiz kaldığı, büsbütün yıldızlaştığı dönem. Dört saat içinde Tek
çifte, iki çifte, dört tek ve sekiz tekte 4 kupa birden kazanıyor, bu kadar
güçlü. Ve hemen ertesi sabah erkenden İstinye-Sarıyer-Beykoz-İstinye
çalışmasını ihmal etmiyor, bu kadar disiplinli. İlk uluslar arası yarışlar için
gemiyle yola çıkılıyor. Ömründe ilk defa Pire’de Skif görüyor. Ertesi gün
Napoli’de bir çalışma daha yapıyor. İki gün sonra inanmak için görmüş olmak
lazım, Rüsselsheim’da tek çifte gençler şampiyonu oluyor. Bu kadar yetenekli.
Darmstadt Teknik Üniversitesinde öğretimi tek çiftede sayısız
birincilikler, şampiyonluklar kazanıyor. O kadar başarılı ve o kadar güzel
kürek çekiyor ki haftalık kürek dergileri “tam kapak” resmini basıyor ve altına
kelimesi kelimesine “Herr Türsan şu şehirde, şu gün, şu saatte bize gene bir
kürek ziyafeti çekecek” diye yazıyor. Başarılarla dolu bu uzun dönem sırasında
Türkiye’ye uluslar arası “Golden Skif” yarışında birinci gelerek çok değerli
bir kupa ve Barselona Akdeniz Olimpiyatlarında bir gümüş madalya kazandırıyor.
Kısa tatiller hariç devamlı yurt dışında kalmasına karşın Türkiye’de
hiç unutulmuyor. Cumhuriyet’in 50. yılı onuruna her dalda tek sporcu seçimi
için uzun ve yoğun çalışmalar yapılırken sevgili Tonguç tartışmasız, rakipsiz
“Elli Yılın Kürekçisi” seçiliyor.
Daha sonraki yıllarda hayatındaki en önemli konu daima kürek,
Frankfurt’ta şef mühendis olarak çalışırken artık uluslar arası diplomalı bir
antrenör, oğlu dahil pek çok başarılı kürekçi yetiştiriyor, devamlı seminerler
düzenliyor, eyaletler arası yarışlar yönetiyor. Ve uzun seneler boyunca gördüğü
saygının sonucu şerefine özel bir jübile düzenlenerek Darmstadt Kürek Kulübü
Onur Üyeliğine seçiliyor. Seneler seneleri kovalıyor.
Sonra… Sonra Galatasaray’ın Fenerbahçe’nin ve milli takımın unutulmaz
kaptanı sevgili Tonguç’umuzun sağlığı birdenbire bozuldu. Bir kere bile “of”
demedi ama özellikle son ayları çok ızdıraplı geçti. Karaciğeri durdu, bütün iç
organları kanamaya başladı.
Teknede istediği hıza ulaşınca bir an başını çevirir bariton sesiyle ve
son derece ciddi “esiyoruz abi” derdi. Kulvarlarda rüzgarlar gibi esen
“Geçilmez Tonguç” son haftalarında durmadan ve son telefonunda dediği gibi
“Asla Kürek Boşlamadan” soğuk, ıssız ve ışıksız bir denizin ortasında kara
giysili, kara tekneli, kara kürekli biriyle yarıştı.
Yarış bitti ama o sırada hava tamamen kararmıştı, sonucu belli olmadı.
Biz eski kürekçiler Tonguç’a zaten hep hasret yaşadık, onu gene çok
özleyeceğiz. Şimdi Darmstadt nurlar içinde, büyük acımızı içimize gömmekten,
gene orada yaşamakta olduğunu hayal etmekten başka çaremiz yok.
Thor Nilsen’i anarken; Dünya Kürek tarihinde devrim yaratan öncü antrenörler.. Yazan : Recep Selim Akıcı Geçtiğimiz günlerde uluslararası alanda büyük saygı gören, Kürek Dünyasında ismini GLOBAL COACH...
2000 SİDNEY’İN DEV ADAMI ROB WADDEL Olimpiyat Tarihi açısından Sidney’de birçok “ilk” yaşandı. Kürek Branşında 14 kategoride yapılan yarışlara 51 ülkeden 184’ü kadın olmak üzere toplam 547 kürekçi kat...
Türk Kürek Camiasının Duayenlerinden Emin Gezgöç Hocanın vefatının üstünden 24 yıl geçmiş. Bir kaç gün önce Sosyal Medyadaki arkadaşlardan onun hakkında hatırladıkları kısa anektodları yazmalarını ist...
Kürek yarışlarının en kalabalık ve en hızlısı olan Sekiz Tek teknesi, doğal olarak en büyük seyirci kitlelerini toplayan ve sonucu belirlenemeyen, son metrelere, son küreklere kadar heyecan içinde aya...
Dünyayı etkileyen Covid 19 salgını nedeniyle 2021 yılına ertelenen 2020 Tokyo Olimpiyatının başlamasına az bir süre kaldığında sizlerle Tokyo şehinin bundan elli yedi yıl önce 1964'te gerçekleştirdiği...
OLİMPİK STANDARTLARA ERİŞEBİLMEK Son günlerde amatör sporlarda Olimpiyat kota elemelerinde başarılı olan sporcularımız ile gururlanıyoruz. Yakın zamana kadar bazı branşlarda Türkiye Rekoru kırmasına r...