Kürek
teknesinde dümenciler ekibin değişmez bir parçasıdır. Dümenciler birçok zaman
teknenin içinde antrenörün en büyük yardımcısı olarak görev yaparlar. Yarış
içinde yaptıkları bir hata madalyayı kaçırmaya sebep olduğu gibi yerinde
verilmiş bir atak komutu yarışı kazanmaya sebep olabilir. Kürek tarihi boyunca
kayda geçmiş ilginç dümenci anekdotlarını ve başımdan geçen dört ilginç anıyı sizlerle
paylaşmak istedim.
1900
Resim: Hollandalı
François Brandt, Roelof Klein ve ismi bilinmeyen dümenci (Olimpiyat tarihinin
en genç sporcusu) (Foto: no.wikipedia)
Paris
Olimpiyatında kürek yarışlarında İki Tek Dümencili finalinde bir ilk yaşandı.
Bu yarışta birinci gelen Hollanda ekibinin dümencisi eleme yarışlarında
Hermanus Brockmann idi ancak Hermanus çok ağır olduğundan ekip final yarışında
sokaktan bulduğu adı bilinmeyen bir Fransız’ı dümene oturttu. Bu dümencinin
yaşının 7 ile 12 arasında olduğu tahmin ediliyordu. Böylece “İsmi Bilinmeyen
Dümenci” Olimpiyat tarihinde yarışlara katılan en genç sporcu ünvanını aldı.
1900
Dört tek
dümencili yarışında da tarihte bir kez gerçekleşen bir yarış yapıldı:
Organizasyondaki karışıklık yüzünden sekiz ekibin katıldığı dört tek dümencili
yarışında iki farklı final yarışı yapıldı. Bu tekne sınıfında sekiz ekip
elemelerde yarıştı ve altısı finale kaldı ama Sen nehrindeki yarış parkuru altı
tekneyi alacak kadar geniş değildi.
İkinci final
yarışını Alman Germania R.C. Hamburg takımının üç kardeşli ekibi Gustav
Gossler, Oskar Gossler, Walther Katzenstein, Waldemar Tietgens, Dümenci Carl
Gossler 5.59.0 ile kazandı. Bu birincilik Alman kürekçilerinin Olimpiyatta ve
bir uluslararası yarışta kazandıkları ilk altın madalya oldu.
1912
Resim4: Alman ekibi
finişte… (Foto: RRK 08 Online)
Stockholm
Olimpiyatında birinci gelen Alman ekibinde yılların Almanya Şampiyonu Fickeisen
kardeşler dirsekli Dört Tek tarihinde ilk defa 7 dakika sınırının altına indiler.
Yarış kayıtları itinalı bir şekilde tutulmamış olduğu için Alman ekibinin
dümencisinin kim olduğu senelerce tartışma konusu oldu ve 61 sene sonra ekip
üyesi Otto Fickeisen tarafından 1973 yılında Rudersport mecmuasına verilen bir
açıklamayla Otto Meier olduğu belirlendi.
1948
Londra
Olimpiyatında Gümüş Madalya kazanan İngiliz Sekiz Tek ekibinden Alfred Mellows,
1947 ve 1948 Cambridge ekibindeydi, Dümenci Jack Dearlove, Secret Intelligence
Service SIS/MI6 başkanı olan Sir Richard Dearlove’un babasıydı.
1964
Birinci olan
Amerikan Sekiz Tek ekibinin Macar asıllı tecrübeli dümencisi Robert Zimonyi,
1948 Londra Olimpiyatlarında Macar İki Tek Dümencili ekibinin dümencisi idi.
1952 Helsinki Olimpiyatlarına da Macar Milli Takımı ile dümenci olarak
katılmıştı. 1956 yılında Sovyetler Birliği Macaristan’ı işgal edince Zimonyi
Amerika’ya iltica etti. 1967 Pan
American Oyunlarında da Amerika formasıyla Dört Tek’te Altın Madalya kazandı.
1970
70’li
yıllarda Rus milli takımının kadın dört tek dümencili teknesi yeni bir dizayn
denedi ve dümenciyi iki kürekçinin ortasına oturttu. Sadece bir kez yarışıldı
ve geriye anı olarak flu bir resim kaldı. Böyle bir yerleşim neden düşünüldü
anlaşılamadı.
1971 (Bir Anı)
O yıl, Kopenhag’ta sonbaharda
yapılacak olan Avrupa Şampiyonasından önce tecrübe kazanmak amacıyla
Viyana’daki uluslararası yarışa katılmıştık. Parkuru iyi tanımıyorduk, sadece bir kez antrenman
yapabilmiştik. Dört Tek
Dümencili ekibimizin dümeninde yeni bir dümenci oturmaktaydı. Viyana’daki
yarışta beş tekneydik ve kötü bir depar yaptık, en geride kalarak kontrolü
kaybettik. Bin metre geçilirken bir ekip yakaladık, başka bir ekibin de kürek
sularını görmeye başladık, gurubu yakaladığımız için heyecanlandık. Erdinç
tempoyu yükseltti. Kısa sürede ikinci ekibi de geride bıraktık, şimdi önümüzde
sadece iki tekne kalmıştı. Yarışın ortasındaki bu aşırı zorlama bizi yormuştu.
Son metrelerde bende de etrafa bakacak hal kalmamıştı. Sağ tarafımızdaki bir
tekneyi daha geçerken yarış bitti. Başımızı kaldırıp etrafımıza baktığımızda
hemen solumuzdaki birinci gelen tekneyi de geçmek üzere olduğumuzu anlayınca
çok bozulduk. Finiş çekememiş, tempomuzu dahi arttıramamıştık. Eğer yarışın
sonuna ne kadar kaldığını bize söyleyebilecek bir dümencimiz olsaydı altın
madalyayı alabilirdik. Sadece 4 saliseyle ikinci olmak haksızlık olmuştu.
İletişim bozukluğundan sınıfta kalmıştık…
1974 (Bir Anı)
Luzern Dünya Şampiyonasında yarış
öncesi antrenmanlar arasında bulduğum boş bir zamanda parkurun orta yerlerinde,
sazlıkların arkasında bir ağaç gölgesinde elimde kronometreyle oturup
rakiplerimizin nasıl çalıştıklarını not ediyordum. Önümdeki yakın parkurda Romenlerin
İki Tek Dümencili ekibi durmuş hararetli bir konuşmaya dalmışlardı.
Antrenörleri aynı zamanda ekibin dümencisiydi. Kısa boylu ve hafif yapılı ama
çok tecrübeli bir adamdı. Ekibine bir şeyler anlatıyordu. Anlatması bitince
uygulamaya başladılar. 34 tempo kürek çekerken dümenci “hayde, atake” gibi bir
şeyler bağırıp dümen ipleri ile tekneye vurup gürültü yapmaya başlamıştı ama
ekip temposunu hiç değiştirmeden kürek çekmeye devam ediyordu. Dümenci /
antrenör gürültüyü kesince sessizce ve müthiş bir tempoyla yirmi küreklik bir
atak yaptılar. Sonra durup gene konuşmaya başladılar. Ne yapmaya çalıştıklarını anlamıştım. Dümenci yarış içinde
etrafındaki ekiplerin anlayabileceği şekilde atak emri verip bağırmaya ve
gürültü yapmaya başlıyor, diğer ekipleri atak yapmaya zorluyor ve onları
kontrol ediyordu. Daha sonra rakiplerin atağı biter bitmez müthiş bir güçle
fırlayarak öne geçmeyi planlıyorlardı. İki tek dümencili gibi çok ağır bir
teknede, eşit güçteki ekiplerin yarışında bu enteresan bir netice çıkarabilirdi.
Ertesi günü ilk eleme yarışına girdik. Bizim yarışımız biter bitmez tribüne
koştum ve onların yarışını beklemeye başladım. Üç tekne kafa kafaya
geliyorlardı, parkurdaki diğer üç tekne biraz geride kalmıştı. 1200 metre
civarında Romen dümenci el kol hareketleri de yaparak belirgin bir şekilde
ekibine sahte atak emrini verdi ama ekip temposunu hiç bozmadan kürek çekmeye
devam etti. Diğer tekneler bu blöfü yuttular. Atağa kalktılar, yarım tekne
kadar öne geçtiler, bir süre sonra tempoları tekrar normale gelince Romenler
sessizce o müthiş ataklarını yaptılar ve bir tekne öne geçene kadar devam
ettiler. Rakiplerin bu kadar kısa sürede ikinci bir
atak daha yapabilecek güçleri kalmamıştı. Onlar ancak finişte tempoyu
yükseltebildiler ama Romenlerin istediği olmuştu. İlk yarışta birinci olarak
direk yarı finale kaldılar. Şimdi bir gün fazladan dinlenmeyi hak etmişlerdi. Rakipleri ertesi gün yapılacak olan ikinci eleme
yarışında da yarışmak zorundaydılar.
1974 (Bir Anı)
Beykozlu Refik Cin ile İki Tek Dümencili
çektiğimiz sene Türkiye Şampiyonasına çok eski
ahşap teknemizle katıldık. Tamir ede ede her sene yarışıyorduk. Yıllar önce tekne yeniyken ona eski kürekçilerden İhsan
İpekçi Bey’in adını vermişlerdi. O gün şiddetli rüzgarla Mogan Gölünün suyu
kabarmış, büyük dalgalar oluşmuştu. Özellikle depar yerine yakın kısımda sular
bayağı yüksekti. Dümende Arnavutköy’den Yusuf Oktar vardı. Start yerine
giderken ısınmak için yaptığımız depar çalışmaları sırasında teknenin ön
tarafındaki plastik dalgakıran koptu, suya düştü gitti. Önden gelen bütün
dalgalar direk olarak teknenin içine dolmaya başladı. Rüzgarı yandan alıp biraz
su boşalttık. Yarışa başlamak için gene rüzgara karşı dönmemiz gerekiyordu. Her
denememizde su alıyorduk. Dümenci teknenin ön tarafında yattığı için bütün
dalga onun üstünden geçip tekneye doluyordu. Rakipler yerlerini aldılar. Normal
olarak bizim teknemizi tamir ettirmemize izin vermeleri gerekirdi ama o günün
şartlarıyla böyle bir centilmenlik mümkün değildi. Tam tersi hepsi durumdan çok
memnun, eğlenerek nasıl batacağımız üzerine iddiaya girmeye başlamışlardı. “Yüzme
biliyor musun” diye Refiğe laf atıyorlardı. Hakemler tekneleri start için
sıraya sokarken biz depar yerinde yanlamasına durarak bekledik. Hakem ısrarla
hazır olmamızı isterken ben startı sonradan yapacağımızı onların bizi
beklemeden çıkabileceklerini söyledim. Pek inanmadılar ama gene de startı
verdiler.
Bütün tekneler çıkarken biz
tekneyi hızla rüzgara karşı çevirip deli gibi çıktık. Çok kuvvetli ve darbeli
kürek çekerek teknenin burnunu biraz havaya kaldırabilmiştik. Önden gelip içeri
giren sular çektiğimiz küreğin darbesiyle teknenin arkasından fışkırarak
çıkıyordu. Ama tekne gene de yarıya kadar su dolmuştu. Her dalgada içeri su
alıp her kürekte arkadan bir kısmını atarak ve çılgın gibi bir tempoyla suların
biraz düzeldiği 1000 metreye geldik. Rakiplere büyük fark atmıştık ama çok
yorgunduk. Beraberimizde bir tekne dolusu suyu taşımaktan bacaklarımız
yanıyordu. Rakipler arayı kapatmaya başlamıştı. Zor da olsa yarışı birinci
olarak bitirdik. Yarı batık teknemizle iskeleye yanaştık. Madalya almak için
çıktık. Federasyon başkanı Efdal Bey parmağını sallayarak geldi. “Sizi
diskalifiye etmem gerekiyor” dedi. Şaşırmıştık. “Neden” dedik. “Dümenciniz
rakiplerinize ayıp el hareketleri yapıyordu hepimiz gördük, itiraz edenler var”
dedi. Yusuf’a döndük. “Ne yaptın” dedik. “Ben bir şey yapmadım, ayakkabılarımla
suyu boşaltmaya çalışıyordum” dedi.
Meğer suyun düzgün olduğu son
500 metreye geldiğimizde “artık dümen tutmaya gerek yok” diye düşünmüş, yattığı
yerden doğrulup oturmuş, ayakkabılarını çıkartmış. Onların içine su doldurup
dışarı atmaya çalışırken yaptığı hareketler kıyıdan el kol hareketleri olarak
algılanmış. Durum anlaşılınca herkes gülmeye başladı. Madalyaları aldık.
Yusuf’un buluşu Boğazın dalgalı sularında çalışmanın getirdiği pratik
çözümlerden sadece biriydi.
1980 (Bir Anı)
Villach
uluslararası yarışlarında ilginç bir dümenci olayı yaşandı. Alman Frankfurter
Germania 1869 kulübü arka arkaya iki farklı yaş gurubunda Dört Tek Dümencili
yarışına girecekti ancak sadece bir dümencileri vardı. Büyükler dört tek
yarışına girecek olan ekibe Türk milli takımının dümencisi Can Parlak oturdu.
Yarışı kazandılar. Böylece tarihte ilk kez Alman ekibinin dümencisi bir Türk
oldu. O günden sonra Frankfurter Germania kulübünün kayıkhanesini bir Türk
bayrağı süslüyordu. Ben de antrenörleri olarak gizli bir gurur içindeydim… Can,
benim Almanya’ya gelmeden önce Galatasaray’da yetiştirdiğim Dört Tek ekibinin
dümencisiydi.
1988
Seul Olimpiyatında Altın Madalya kazanan Alman Sekiz Tek ekibinin tecrübeli dümencisi Manfred Klein’ın dokuz Almanya Şampiyonluğu ile dört Dünya Şampiyonluğu vardır. 1992 Olimpiyatında açılış merasiminde Alman Bayrağını taşımıştır.
2008 Olimpiyatının en renkli simalarından
biri Altın Madalya kazanan Kanada Sekiz Tek ekibinin dümencisi Brian Price idi.
1976
Belleville, Ontario doğumlu olan Brian küçük yaşta yakalandığı kanser hastalığı
ile savaşmış, uzun süreli kemoterapi ve ilaç tedavileri sonunda hastalığı
yenmiş ancak boyu 1.62, ağırlığı da 55 kiloda kalmıştı. Kürek sporunda bir
dümenci için ideal olan bu ölçüler Brian’ı bu spora yönlendirmiş ve 12 yıllık
başarılı bir kariyer yapmasına zemin hazırlamıştı.
Brian Price,
sporculuğu boyunca Olimpiyatlarda iki, Dünya Şampiyonalarında sekiz, World Cup
yarışlarında yedi, Henley yarışlarında üç Madalya kazanmıştı. World Cup
Madalyalarının biri 2000 yılında Luzern’de Avustralya İki Tek Dümencili
ekibiyle olmuştu. Brian, Pekin’de Altın Madalyayı alırken 32, Londra’da Gümüş
Madalyayı alırken 36 yaşındaydı. Çocukluğunda bir Altın Madalyaya dokunmayı
dahi hayal edemeyen bir kişinin irade ve çalışkanlığı ile kazandıkları tüm
dünyaya örnek olmuştu.
Brian,
sporculuğunun dışında ülkeyi gezerek hastalığı yenmek, spor yapmak, sağlıklı
yaşamak konularında motivasyon konuşmaları yapmaya başladı. Spor hayatı
süresince ve sonrasında çeşitli kurumlar tarafından 19 kez ödüle layık görüldü.
Brian Price, Endüstri Mühendisidir, evli ve iki kız babasıdır. Orangeville,
Ontario’da yaşamaktadır. Brian hep “Kanser olmasaydım Olimpiyat Şampiyonu
olamazdım” demiştir.
2008
Pekin
Olimpiyatında Gümüş Madalya kazanan İngiliz Sekiz Tek ekibinin dümencisi 1977
doğumlu Acer Nethercott, 2005-2008 yılları arasında sürekli olarak İngiliz
Sekiz Tek ekibinin dümencisiydi. 2007 Dünya Şampiyonasında üçüncü olan Sekiz
Tek ekibinin dümenindeydi. Nethercott, iki kez Oxford ekibinin dümeninde
birinci olmuştu. 35 yaşında beyin kanseri oldu ve 26 Ocak 2013 tarihinde vefat
etti. 2013 Oxford-Cambridge yarışı onun adına ithaf edildi.
2008 Pekin’de Kadınlar Sekiz Tek yarışında Romanya’nın 0.8 saniye ardından dördüncü olan Kanada ekibinin dümencisi Lesley Thompson-Willie en uzun olimpiyat katılımı olan sporculardan biridir. Lesley, atletizm ve jimnastik ile başladığı spor hayatında Kanada Kürek Milli takımları ile yedi Olimpiyata katılmıştır. Sekiz Tek ekibiyle 1992’da Altın, 1996-2012’de Gümüş, 2000’de Bronz kazanmış, 1984 Olimpiyatında Dört Tek Dümencili ile Gümüş Madalya sahibi olmuştur. 1988’de Dört Tek Dümencili ile B Finalde birinci olmuş, 2008 Pekin’de dördüncülükte kalmıştır.
2012
Londra Olimpiyatında Erkekler Sekiz Tek
yarışında tam bir dümenci başarısı yaşandı. Alman ekibi İngilizlerle başa baş
bir yarış çıkartarak 1000 metreyi geçerken İngilizler suda kuvveti arttırarak
bir atak başlattılar ve nerdeyse Almanları geçiyorlardı. Son metrelerde bunun
tekrarlanması halinde yarışı kaçıracaklarını anlayan tecrübeli dümenci Martin
Sauer daha finişe 750 metre kala (son 500’e girilmeden) finiş komutunu verdi.
Takımın içindeki tecrübeli isimler de durumu anlamışlardı. Almanlar beklenmedik
bir yerde finişe kalkarak arayı biraz açar gibi olunca İngilizler düştüler ve
yarışı başından beri yakından kovalayan ve inanılmaz bir finiş çıkartan geçen
Olimpiyatın şampiyonu Kanada’ya karşı gelemeyerek son metrelerde üçüncülüğe
düştüler. Aslında yarış on metre daha uzasaydı Kanada’nın hızı Almanları
geçmeye de yetecekti. Böylece bu yarış da üçüncüden altıncıya kadar dört
teknenin aynı saniyede 5.51 ile yarışı bitirmesi ile tarihe geçti. Sezon
başında antrenör Ralf Holtmeyer ekibin içinde 2009’dan beri bulunan tecrübeli
Gregor Hauffe’yi çıkartıp yerine genç Filip Adamski’yi almıştı. Adamski
Olimpiyat Altınını takarken “ekip o kadar kendine güveniyordu ki İngilizlerin
bizi geçebileceğini hiç düşünmedim” dedi.
2013
O yıl Galatasaray
Kürek Takımına yeni bir antrenör geldi. Giuseppe De Capua’nın adı efsane
Abbagnale kardeşlerin İki Tekinin dümecisi De Capua ile karıştırıldı. Antrenörümüz tamamen raslantı olarak 70’li
yıllardaki efsane İtalyan İki Tek ekibi Abbagnale kardeşlerin dümencisi
Giuseppe De Capua ile aynı adı taşımaktaydı.
1958 doğumlu dümenci De Capua yıllar sonra
küreğe hizmet vermeye gönüllü olarak devam ederek 2013 Dünya Kürek
Şampiyonasında Kore’de yarışan engelli karışık Dört Tekin dümeninde oturmuştu
ve bu yarışta kazandıkları Gümüş Madalyanın şimdiye kadar kazandıklarının en
kıymetlisi olduğunu söylemişti.
Son olarak
yarışı kazanan ekibin dümencisini suya atma ritüelinden birkaç resim ekledim.